Laiklik Sekülerlik Mi? Laiklik ve sekülerlik kelimeleri sıklıkla birbirinin yerine kullanılır, ancak aralarında önemli farklar vardır. Bu yazıda, bu iki kavramın arasındaki ince çizgiyi keşfedecek, farklı coğrafyalarda ve kültürlerde nasıl şekillendiğini anlamaya çalışacağız. Hadi gelin, bu merak uyandırıcı soruya biraz daha yakından bakalım. Laiklik ve Sekülerlik: Temel Farklar Laiklik ve sekülerlik, her ikisi de dinin devlet işlerinden ayrılması gerektiğini savunur. Ancak bu iki kavram arasındaki temel fark, uygulanış biçimlerinde ve bu fikirlerin toplumda nasıl şekillendiğindedir. Laiklik, özellikle Fransız Devrimi’nden sonra Batı dünyasında belirginleşen bir kavramdır. Birçok ülkede laiklik, devletin dinle olan ilişkisinin belirli kurallar çerçevesinde düzenlenmesini öngörür. Laiklik, sadece devletin…
Yorum BırakŞıklık ve İlham Yazılar
Cırıtta Hamuru Nasıl Yapılır? Tarihin Derinliklerinden Bugüne Bir Lezzet Yolculuğu Geçmiş, bizlere yalnızca yaşanmışlıkları değil, aynı zamanda kültürlerin nasıl şekillendiğini, toplumların nasıl dönüştüğünü ve zaman içinde nelerin değiştiğini gösterir. Tarihçi olarak, geçmişin izlerini sürerken, sadece olayları değil, aynı zamanda bu olayların toplumların günlük hayatlarına nasıl yansıdığını anlamak da çok kıymetli bir arayış. Bugün, bir mutfak geleneği üzerinden geçmişi ve günümüzü bağdaştırarak, “cırıtta hamuru”nun tarihsel kökenlerine bir yolculuğa çıkacağız. Cırıtta Hamuru: Geçmişin Lezzeti Cırıtta, Anadolu’nun çeşitli köylerinde, özellikle köy hayatının sürdüğü bölgelerde bilinen geleneksel bir lezzet. Bu hamurun nasıl yapıldığına dair bilgiler, nesilden nesile aktarılmış ve her yörenin kendi dokunuşlarıyla zenginleşmiş.…
Yorum BırakBiyolojik Irk Ne Demek? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Kelimelerin Gücü ve Anlatıların Dönüştürücü Etkisi: Bir Edebiyatçının Bakışı Kelimenin gücü, yalnızca anlam taşıyan bir işaret olmanın ötesine geçer; kelimeler, toplumsal yapıları şekillendirir, bireylerin düşünme biçimlerini dönüştürür. Bir edebiyatçı olarak, kelimelerin sadece birer sembol değil, derin anlamlar ve değerler taşıyan yapılar olduğuna inanırım. Her kelime, bir dünyanın kapısını aralar; her hikaye, yeni bir gerçeklik inşa eder. Tıpkı bu kelimeler gibi, “ırk” kavramı da bir sembol olmaktan çok daha fazlasıdır. Edebiyat, bize ırkın biyolojik bir etken olarak ötesine geçebileceğini, onun toplumsal, kültürel ve psikolojik etkilerini de kavrayabileceğimizi gösterir. Biyolojik ırk, genetik bir farklılık…
Yorum Bırakİşlevselcilik: Kültürün Derin Katmanlarında Anlamın ve Toplumsal Düzenin Keşfi Kültürlerin çeşitliliği, insanlık tarihinin en büyüleyici yönlerinden biridir. Her toplum, kendine özgü ritüeller, semboller, topluluk yapıları ve kimlikler aracılığıyla varlığını sürdürüyor. Ancak bu kültürel olguların birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduğu ve toplumsal düzenin nasıl sağlandığı sorusu, pek çok antropolog için derinlemesine bir inceleme alanı oluşturmuştur. İşlevselcilik, işte tam da bu sorulara yanıt arayan bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Bu yazıda, işlevselciliğin kültürlerin ve toplulukların yapılarını nasıl açıklığa kavuşturduğunu, ritüeller, semboller ve kimlikler üzerinden keşfedeceğiz. İşlevselcilik Nedir? İşlevselcilik, bir toplumun kültürel öğelerinin, toplumsal yapılarının ve ritüellerinin yalnızca bireysel ya da estetik değer taşıyan…
Yorum Bırakİş Kazası Geçiren Bir İşçi İşten Çıkarılabilir Mi? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Bir edebiyatçı olarak, kelimelerin gücüne, anlatıların insan ruhu üzerindeki dönüştürücü etkisine her zaman derin bir hayranlıkla yaklaşmışımdır. Kelimeler, yalnızca anlam taşıyan işaretler değildir; aynı zamanda toplumsal yapıları, ilişkileri, adaleti ve hakları yeniden şekillendiren, bazen de bir toplumun vicdanını uyandıran araçlardır. Edebiyat, insanlık durumunu en çarpıcı şekilde yansıtan bir aynadır; bu aynada bazen işçilerin hakları, bazen de iş kazalarının yarattığı toplumsal sonuçlar görünür. İş kazası geçiren bir işçinin işten çıkarılması meselesi de, edebiyatın derinliklerine inildiğinde, yalnızca bir hukuki sorundan ibaret değil, aynı zamanda toplumsal vicdanın, adaletin ve insan haklarının…
Yorum Bırakİmmün Yetmezliği Nelere Yol Açar? İmmün sistem, bir nehir gibi akar; bize hayat veren, bizi koruyan, bazen ise sessizce yitip giden bir akış… Bir edebiyatçının dilinde, bu akışın durması ya da zayıflaması, yalnızca biyolojik bir eksiklik değil; aynı zamanda metaforik bir kırılmadır. İşte bu yazıda, immün yetmezliği kavramını hem tarihsel kökleriyle, hem günümüzde süren akademik tartışmalarıyla, hem de anlaşılır bir dille ele alacağım. Tarihsel Arka Plan: Bağışıklık Sisteminin Kavranışı ve Yetmezlik Algısı Geçmişte, insan vücudunun “savunmasızlığı” daha çok mistik yorumlarla açıklanıyordu. Ancak tıp biliminin ilerlemesiyle birlikte, 20. yüzyılda bağışıklık sistemi kavramı netleşti. Örneğin, genetik kaynaklı bağışıklık eksikliklerinin varlığı fark edildi ve…
Yorum BırakMuhabbet Kuşu Alırken Nelere Dikkat Edilmeli? Hadi, itiraf edelim! Kimse sırf pencerede dans eden o minik muhabbet kuşunu görüp “Bu kesinlikle benim hayatımın bir parçası olmalı” demedi, değil mi? O sevimli bakışları, “Benimle oynamaya ne dersin?” diyen minik gözleri… Bunu başaran kuş, insanın kalbini tek bakışta çalabilir. Ama durun, durun! Bu kadar heyecanlanmadan önce biraz mantıkla bakalım: Muhabbet kuşu almak büyük bir sorumluluk. Çalışma saati, bakım, takıntılı tavırlarla dolu minicik bir ev arkadaşı ediniyoruz, öyle kolay değil! Şimdi gelin, hem erkeklerin stratejik bakış açısını hem de kadınların empatik yaklaşımını, mizahi bir şekilde harmanlayarak, muhabbet kuşu alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğine…
Yorum Bırakİhraç Edilen Ürün Ne Demek? Psikolojik Bir Mercekten Bakış “Bir ürün dışarıya satıldığında, ona değer katılmış olur mu? Yoksa bir şeyin dışarıya gönderilmesi, ona ait olduğumuz bir yerin yitirildiğini mi gösterir?” Bu sorular, bir psikolog olarak bana hep ilginç gelir. Çünkü insan davranışları ve hisleri, bireylerin sahip oldukları her şeyle derin bağlar kurmalarına neden olur. Ve bu bağlar, dışa yansıyan ürünlerle de şekillenir. Bir ürünü ihraç etmek, bir anlamda onu ait olduğu yerden, insanlardan, kültürden ayırmaktır. Ancak bu eylemin ardında, sadece ekonomik bir anlam taşıyan bir işlem yoktur; aynı zamanda bilişsel, duygusal ve sosyal düzeyde insanlar üzerinde derin izler bırakır.…
Yorum BırakÜlkemizdeki İç Göçün Sebebi Nedir? Toplumsal Yapılar, Cinsiyet Rolleri ve Kültürel Pratikler Üzerinden Bir Analiz Bir araştırmacı olarak, toplumun dinamiklerini ve bireylerin etkileşimlerini anlamaya çalışırken, sıklıkla karşılaştığım bir soru vardır: İnsanlar neden yer değiştirir, yeni bir şehre veya kasabaya göç eder? Türkiye’deki iç göç hareketliliği de, bu soruyu daha derinden incelememize olanak tanıyor. İç göç, toplumsal yapıları, kültürel pratikleri ve cinsiyet rollerini ne ölçüde şekillendiriyor? Türkiye’deki iç göçün sebeplerini anlamak, sadece ekonomik koşullarla değil, aynı zamanda toplumsal normlar ve kültürel etkileşimlerle de ilgili. Gelin, bu konuda daha derin bir analiz yapalım. İç Göçün Ekonomik ve Toplumsal Temelleri Türkiye’de iç göçün…
Yorum Bırak“Ölüm” Kelimesi Nereden Gelir? Tarihte Bir Yolculuk Tarihsel Arka Plan: Kelimenin İzini Sürmek Dil, insanlık tarihinin izlerini taşıyan bir aynadır. Kelimeler, yalnızca seslerden oluşmaz; her biri bir kültürel birikim, bir algı biçimi ve bir dünya görüşü içerir. Bu bağlamda, Türkçe’de kullandığımız ölüm kelimesini kökeninden günümüze kadar taşımak, hem dilin hem de kültürün dönüşümünü anlamak açısından oldukça öğreticidir. Türkçede “ölüm” kelimesinin kökeni, Eski Türkçe dönemine kadar uzanır. Sözcük, fiil kökü öl‑ (ölmek) ile isim‑yapım eki ‑‑üm birleşiminden oluşmuştur. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Örneğin, EtimolojiTürkçe kaynağına göre “ölüm = (öl‑) + ‑üm” biçiminde türetilmiştir. :contentReference[oaicite:1]{index=1} Ayrıca Orta Çağ Türkçesinde “ölöm” biçiminde bir kullanım da görülmektedir.…
Yorum Bırak